Ana Sayfa / FETVALAR / ÇEŞİTLİ MESELELER / Nefs ne demektir? Nefsin mertebeleri nelerdir?

Nefs ne demektir? Nefsin mertebeleri nelerdir?

nefs

Allah-u Zülcelal insanı şerefli ve üstün olarak yaratmıştır.

Kulların geçici dünya hayatında Allah-u Zülcelal’e karşı olan kulluk vazifelerini yerine getirmeleri ve imtihanları kazanmakla mükellef kılmıştır. Bu itibarla insanın dünyadaki asli görevi de Allah-u Zülcelal’e ibadet ve taat olmuştur. Nitekim Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:

“insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarat­tım. (Zariyat; 56)

Fakat insan zamanla bu asli görevlerinden uzaklaşmakta ve günahlara düşmektedir. Bunun sebebi nefsin kötü istek ve arzularına uymaktır.

Nefs iki manadadır:

Birinci mana: İnsanın içerisinde gazab ve şehvet kuvvet­leriyle Allah-u Zülcelal’in emir ve yasaklarının dışında hareket etmek isteyen ve devamlı olarak kötülüğü tavsiye eden, sahibini günaha meylettirmeye çalışan hayvani ruhtur. Nitekim Hz. Peygamber sallal- lahu aleyhi ve sellem bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:

“Sizin en büyük düşmanınız, iki yanınız arasında bulunan nefsinizdir.” (Beyhâki)

İkinci mana: Allah-u Zülcelal’in emir ve yasaklarını dinleyerek Allah-u Zülcelal’i razı etmeye çalışmasıdır. Bunun için Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:

“Ey huzur içinde olan nefs, sen Rabbinden razı, Rabbiıı senden razı olarak Rabbine dön!” (Fecr; 27-28)

Birinci manadaki nefsin insana iyilik tavsiye etmesi düşünüle­mez. Onun için insan nefsi hastalıklarını yok ederek nefsini Allah-u Zülcelal’in övdüğü ikinci manadaki nefs durumuna getirmeye çalış­ması gerekmektedir.

Herkese lazım olan nefsini tanımasıdır. Çünkü nefsi bilmek, onu tanımak mühim bir meseledir. Bir kimse nefsin zilletini, güçsüz­lüğünü ve yok olacağını bilse, Rabbini de izzet, kudret ve bekâ ile bilir.

Nefsin mertebeleri şunlardır:

1-) Nefsi Emmare: Hep kötülüğü emreden, hayırda ve ibadette gözü olmayan nefistir. Her türlü günahı çekinmeden işler. iman ve akıl devreden çıkar. Sonunu ve ölümü asla düşünmez.

Nefs-i Emmare; kibir, hırs, şehvet, haset, gazap, cimrilik ve kin gibi kötü ahlakların ana kaynağıdır. Nitekim bir ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur;

“Gerçekten nefis daima kötülüğü emredicidir. Ancak Rab- bimin merhamet ettiği müstesna!” (Yusuf; 53)

Bu nefsin acilen irşada ve ıslaha ihtiyacı vardır. Vaktinde tevbe ile tedavi edilmezse:

“Hayat, onların işleyip kazandıkları günahlar yüzünden kalpleri kararmış ve katılaşmıştır.” (Mutaffifm; 14) akıbeti kaçınılmaz olur.

2) Nefs-i Levvame: Bu makam, tuttuğu yolun yanlışlığını anlayan, günah ve kusurlarının farkına varan, kendisini Allah-u Zülcelal’den uzaklaştıran nefis ve şeytanı kınamaya ve azarlamaya başlayan insanların makamıdır. Tamamıyla günahtan kurtula­mamışlardır. Ama nefis ile mücadele etmeye başlamışlardır.

Düşmanı tanımak ve tehlikenin farkına varmaksa kurtuluşun ilk basamağıdır. Ama emniyetli bir makam değildir.

3) Nefs-i Mülkime: Levvame makamında, nefis ile başlattığı mücadele de galip çıkan insanların ulaştığı olgunluk mertebesidir. Çoğunlukla hakka ve hayra yönelmişlerdir. Ara sıra günah ve gaflete düşseler bile hemen farkına varıp tevbe ederler.

Yaptığı ibadet ve taattan zevk alırlar ve sehven işlemiş olduğu günahlardan pişmanlık duyarlar ve hemen tevbe ederler. Allah-u Zülcelal kendisine ilim, tevazu, kanaat ve cömertlik gibi güzel hasletler ilham etmiştir. Bunun için o; sabır tahammül ve şükrün kaynağıdır.

4) Nefs-i Mutmainne: Tam bir iman olgunluğuna ve tes­limiyet huzuruna ulaşılan makamdır. Emir ve nehylerdeki hikmet ve hakikatleri kavramış ve kabullenmiştir. Şüphelerden, vesveselerden, şeytani hesap ve heveslerden kurtulmuştur. Bu makamda kibir; vakara, hased gıptaya, düşmanlık adalete, müsriflik cömertliğe, riya şükre dönüşmüş, bütün kötü huy ve duygular hayra yönelmiştir.

Çünkü kötü sıfatlardan arınıp, kemalata erişerek huzur bula­cak kadar kalbin nuru ile nurlanmıştır. Nefs-i mütmainne iki ¡Pftıakamdır;

a-) Nefs-i Radıye: Allah-u ZÜlcelal’in her türlü takdirine ve taksimine itirazsız razı olan, İslam dininin her hükmüne severek kat­lanan kâmil insanların halidir. Zahiren şerli görünen ve zorlarına giden durumlarda bile gizli bir hayır ve hikmet sezerler. Kısacası bunlar Allah-u Zülcelal’den razıdırlar. Ara sıra hata işledikleri zaman I hemen pişman olup tevbe ederler. Hatta bu hatalarını tamir etmek için öyle gayret ederler ki, şeytan o günahı işlettiğine pişman olur.

b-) Nefs-i Merdıyye: Allah-u ZÜlcelal’in kendilerinden razı olduğu, hoşnut olduğu, hep kendi rızasına uygun işlerle meşgul ettiği, günahlardan ve dünyalık arzularından meyillerini kestiği; keramet, ihlas ve zikrin eseri kendisinde bulunan seçkin kullarının makamıdır

Bunu biliyor muydunuz?

Camii de yatmak caiz midir?

İhtiyaç olduğunda camii de yatmakta bir sakınca yoktur. Nitekim Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ...

Bir Cevap Yazın

Araç çubuğuna atla