Dilin bir afeti de diğer insanlarla münakaşa ve mücadele etmektir. Başka insanlarla münakaşa ve mücadele etmek, çok çirkin bir hal olup, cennet yolunun üzerinde bulunan bir engeldir. Münakaşa, başkasının sözüne itiraz etmektir. Böyle kimseler, diğer insanlar tarafından sevilmezler.
Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “Hakikaten de biz bu Kur’an’da, insanlar için her türlü misali sayıp dökmüşüzdür. Fakat tartışmaya en fazla düşkün olan varlık, insandır.” (Kehf 54)
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem de bazı hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur; “Kardeşine itiraz etme. Onu edaya alma. Yerine getiremeyeceğin bir vaâdde bulunma.” (Tirmizi)
“Bir toplum, Allah kendilerine hidayet verdikten sonra sapıtmaz. Meğer ki münakaşa yaparlar.” (Tirmizi)
“Haldi da olsa münakaşayı bırakmcaya kadar hiçbir kul, imanm hakikatinle erişip onu) tamamlayamaz.” (lbn-iEbidDünya)
Bilal bin Said rahmetullahi aleyhi de şöyle demiştir; “Bir kimseyi inatçı, münakaşacı ve kendi görüşünü savunur bir vaziyette gördüğün zaman, iyi bilki onun helaki tamamlanmıştır.”
Münakaşa ve mücadele, karşısında bulunan kimseye galip gelmek amacıyla yapıldığından dolayı sahibine hased ve nifak gibi kötü ahlaklar kazandırır. Bu davranışı yapan kimseler, her ne kadar sonradan dil ile birbirlerini sevdiklerini söyleseler de, kalben birbirlerine buğz ederler.
Onun için ahiretie meraldi olan ve orada perişan olmak istemeyen kimseler, münakaşa ve mücadeleden vazgeçip, bunu kendilerine sanat edinen kişilere de nasihat ederek, bu hallerinde vazgeçmek için gayret göstermelidirler.
İbn-i Eba Leyla rahmetullahi aleyhi Şöyle demiştir; “Arkadaşımla münakaşa ve mücadele etmem. Çünkü böyle yaptığım zaman, onu yalanlamış ve kızdırmış olurum.”
İnsanlarla münakaşa ve mücadele etmek, zamanı öldürmekten ve kalbi katılaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Oysa insanın ailesinden sonra en yakım arkadaşıdır. Onun için arkadaşlarımızla münakaşa ve mücadele etmeyi bırakıp, birbirimize güzel ahlakla muamele ederek elele verip Allah-u Zülcelal’in rızasına giden cen- f net yolunun üzerinde yürümeye gayret etmemiz lazımdır.
Nitekim Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuş- 1 tur: “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, ayrılmayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman kişilerdiniz de O’nun nimetiyle kardeşler oldunuz. ” .(Ali imran;103)
Buraya kadar anlattıklarımızdan, münakaşa ve mücadelenin i ne kadar çirkin bir davranış olduğu ve cennet yolunun üzerinde 1 bir engel olduğu; münakaşa ve mücadeleden kaçınmanın da cennet yolunun üzerinde bir rehber olduğu anlaşılmaktadır. Öyle ise 1 Müminlerin birbirlerini sevmeleri ve münakaşa ve mücadeleden kaçınmaları bir fazilettir. Fazilet sahiplerinin yurdu ise cennettir.
KAYNAK: Cennet Yolunun Rehberi /Seyda Muhammed Konyevi