Dilin bir afeti de fazla konuşmaktır. Fazla konuşmak, gerekli olmayan yerlerde söze karışmak, gerekli olan yerlerde de ihtiyaçtan fazla konuşmaktır. Bu da cahilliğin alametidir. Cahilin dili ise, sahihini helâka götürür.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şeriflerinde; “Dilinin fazlasını tutana, malının fazlasını da Allah yolunda harcayana müjdeler olsun” (Beyhaki) buyurmuştur.
Maalesef günümüzde bu durum tam tersine dönmüştür. İnsanlar mallarım ellerinde tutuyorlar, hiç yorulmadan gereksiz yere konuşuyorlar. Oysa Ata rahmetullahi aleyhi şöyle demiştir; “Sizden öncekiler sözün fazlasını çirkin görürler, Kur’an okumak, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin sünnetlerini ve Allah-u ZülcelaTin emir ve nehiylerini anlatmanın dışındaki konuşmaları, fazla görürlerdi. ”
Şunu unutmamak lazımdır ki, insanın yaptığı ve konuştuğu herşeyi kaydeden melekler vardır. Onun için insan konuştuğu zaman, kendisine neyin faydalı neyin zararlı olduğunu bilerek konuşursa, dalma az konuşmayı tercih eder.
Muaz bin Cebel radıyallahu anh; “Ya Resulallah! Konuştuklarımızdan ötürü sorguya çekilecek miyiz?” diye sorunca; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur; “Ya Muaz! İnsanları yüzükoyun ateşe sürükleyen, dillerinin biçtiği mahsullerden başka bir şey değildir.” (ibn-i Ebi’d Dünya)
İnsana, fazla konuşmak çok büyük zarar verir. Onun için Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem başka bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur; “İnsana dilden daha kötü bir şey verilmemiştir, tyi bil ki ne konuşursan konuş, o sözü senin üzerine yazarlar. Eğer melekler sizin sözlerinizi bedava yaz- maytp, karşılığmda ücret talep etselerdi, ücretin korkusundan on sözün dokuzunu terk eder, birini söylerdiniz. Halbuki fazla konuşmak suretiyle vakitlerinizi zayi etmenin zararı, o ücret vermenin zararından daha çoktur,” (Buharı]
Nitekim Allah-u Zülcelal de bir ayet-i kerimede; “Bir söz söylemeye dursun, mutlaka yanında hazır bir gözcü vardır.” (Kâf; ib) buyurmuştur.
Demek ki konuşmaya başlamadan önce; “Allah-u Zülcelal’in melekleri, benim her söylediğimi kaydediyorlar. Onun için söyleyeceğim sözlere dikkat etmem lazımdır. Kıyamet gününde Allahu Zülcelal’in huzuruna çıktığım zaman, hesabım veremeyeceğim sözlerden kaçınmam lazımdır” diye düşünürsek, sonradan pişman olacağımız konuşmalar yapmayız.
îbn-i Mesud radıyallahu anhunun; “Ey dil! Hayır konuş ki kazanasın. Kötü konuşma ki pişmanlıktan önce selamete kovuşasın” sözünü daima aklımızda bulundurmamız lazımdır.
Şayet bunu bilirsek, bizi Allah-u Zülcelal’in rızasına giden cennet yolunda yürümekten alıkoyan fazla konuşma hastalığından kendimizi muhafaza etmiş oluruz ve hem Allah-u Zülcelal’in, hem de insanların yanında makbul bir kimse oluruz.
KAYNAK: Cennet Yolunun Rehberi /Seyda Muhammed Konyevi