İnsan herhangi bir sebepten dolayı öfkelendiği zaman, bu öfkesini ancak ilim ve amel ile yenebilir. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur; “Öfkeden sedanın, O, insanın kalbinde ateş tutuşturur. ” (ibn Hibban) Buna bakarak insan öfkesini yenebilmenin çarelerini aramalıdır. Öfkeyi ilimle tedavi etmek şu şekilde olur
- Bir kimse; öfkeyi yutmanın bağışlamanın, hilmin ve sabır göstermenin faziletini anlatan ayet ve hadisleri bildiği zaman,
- sevaplara karşı şevki artar. Bu arzu ve istek, öfkeyi söndürür. Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:;
- “Rabbinizin mağfiretine ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış, eni gökler ve yer kadcur olan cennete koşun. Onlar (sakınanlar) bollukta ve darlıkta mallarını harcayıp yedirenler, öfkelerini yutanlar, insanların kusurlarını affedenlerdir. Allah’da iyilik yapanları sever” (Al-i imran; 133,134)
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “İçinizden bazıları, çabuk öfkelenir ve öfkesi çabuk geçer. Bu hal, birbirini telafi eder.
İçinizden bazıları da geç öfkelenir ve öfkesi geç geçer. Bu da birbirini telafi eder. Ancak hayırlınız geç öfkelenen ve öfkesi çabuk geçendir. Şerliniz ise, çabuk öfkelenen ve öfkesi geç geçendir. tirmizi)
Bu ayet-ı kerimeyi ve hadis-i şerifi bilen bir kimse, öfkeyi kalbinden söküp atar ve kolay kolay öfkelenmez. Buna çok güzel bir örnek olarak şu kıssaya kulak verelim; Ömer b. Abdülaziz bir gün bir sarhoş gördü. Onu yakalayıp cezalandırmak istedi. Ama sarhoş ona sövdü. Sövünce onu bıraktı ve ceza vermekten vazgeçti. “Sana sövünce niçin ceza vermekten vazgeçtin” diye sordular? Dedi ki; “Beni öfkelendirdi. Eğer onu cezalandırsaydım, kendi öfkem için cezalandırmış olurdum. Ama ben nefsimin arzularına uyup bit müslümanı cezalandırmak istemem.”
- Bir kimse öfkesini söndürdüğü takdirde, kıyamet gününde Allah-u Zülcelal’in kendilini azaptan nasıl muhafaza edeceğini düşünürse kolay kolay öfkelenmez.
Bazı evliyalar şöyle demiştir; eski dini kitapların birinde şöyle yazılıdır: “Ey ademoğlu! Öfkelendiğin zaman beni düşün ki, Ben de gazaba geldiğim zaman seni düşüneyim.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur; “Her kim öfkesini yenerse, Allah o kimseden azabmı men eder.” (Beyhaki) ,
- Başka insanların öfkelendikleri zaman, ne kadar çirkin ol-| duklarmı hatırlayan ve öfkelendiği zaman kendi çirkinliğini düşünen kimse; öfkelendiği zaman saldırgan bir köpeğe, yırtıcı bir hayvana benzediğini; halim, selim, sakin olan ve öfkelerini bırakan kimselerin işe peygamberlere ve evliyalara, alimler,e benzediğini düşünmelidir. Akıllı olan kimse, peygamberlere ve evliyalara benzemek dururken, yırtıcı hayvanlara benzemeyi tercih etmez.
- Öfkeyi yenmenin diğer bir çaresi de, intikam almaya çağıran ve öfkeyi yenmeye engel olan sebepleri bilmektir. Örneğin şeytan; “Bu adam seni acizliğe, zillete düşürüyor, insanların gözünde küçük düşüyorsun” diye vesvese verir. İnsan böyle bir durumda nefsine şöyle hitapta bulunmalıdır:
“Burada küçük düşmeyi istemiyorsun da kıyamet gününde düşeceğin perişanlığı ve rüsvaylığı önemsemiyor, Allah-u Zülcelal’in katında, melekler ve peygamberlerin katında küçük düşmekten çekinmiyorsun.” Çünkü Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur;
“En güçlünûz, kızgınlık esnasında nefsini yenendir. En yumuşak huylunuz da (intikam almaya) gücü yettiği halde bağışlayandır. ” (lbzı-i Ebi’d Dünya)
İşte, insan ne zaman öfkesini yutarsa Allah için yutmalıdır. Bu hal, Allah-u Zülcelal’in katında çok makbuldür.
Bir bedevi Hz. Ömer’e radıyallahu anhu; “Vallahi sen adaletle hükmetmiyor ve bol vermiyorsun” dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer radıyallahu anhu öfkelendi. Öyle ki öfkelendiği yüzünden belli oldu. O zaman orada bulunanlardan birisi; “Ey Müminlerin Emiri! Sen Allah-u Zülcelal’in; “Sen; “Affetme yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir. ” (Araf; 199) ayet-i kerimesini işitmedin mi? Bu adam cahillerden biridir” dedi. Bunun üzerine, Hz. Ömer radı- yallahu anhunun öfkesi dindi ve adamı affetti.
İşte, hiç olmazsa bu söylediklerimizi yapmak için biraz gayret gösterelim ve Allah-u Zülcelal’den kuvvet isteyelim. Allah-u Zülcelal’de kuvvet verdiği zaman herşey çok kolay olur.
Netice olarak, öfkelenen kimse bunları bilip tatbik ederken fiili olarak da öfkelendiği zaman diliyle; “Euzu billahi mineşşeytanir-r racim” demeli, ayakta ise oturmalı, oturuyorsa yan üstü yatmalı ve soğuk su ile abdest almalıdır. Çünkü öfke ateştendir, ateşi ise su söndürür.
İmam-ı Gazali şöyle demiştir; “Bir kimse size cahillikle karşılık verdiği zamcaı, siz ona aynı şekilde cevap vermeyin. Eğer siz de ona aynı cahillikle karşılık verirseniz, aranızdan bir ateş çıkar hem sizi yakar, hem de etrafmızda bulunanları. Ama siz ona yumuşak bir huyla cevap verirseniz, hem kendinizi hem de o kişiyi selamete çıkarmış olursunuz. ”
İnsan, kendi nefsi için kızmamalıdır. Daima Allah için kızma- lıdır. Allah-u Zülcelal’in haram kılmış olduğu işlerin yapılmasına kızmalıdır. Peygamberlerin ve evliyaların meşrebi de böyledir. Onlar ancak Allah için kızarlar. Kendi nefsi için öfkelenen kimse, şeytanı sevindirmiş olur.
Anlatıldığına göre, Enes bin Malik radıyallahu anhunun bir keçisi vardı. Onun sütünden faydalanıyorlardı. Bir gün eve geldiğinde keçinin bir ayağının kırık olduğunu gördü. Kölesine;
- Bu keçinin ayağını kim kırdı, diye sordu? Kölesi;
- Ben kırdım, dedi.
- Niçin? Diye sordu. Köle dedi ki;
- Sen öfkelenip bana vur da günaha gir, diye kırdım. Enes bin Malik radıyallahu anhu diyor ki;
- Kendi kendime düşündüm ve köleye dedim ki;
- Bu akıl senin değildir. Sana bu aklı vereni sevindirmeyeceğim. Seni Allah için azad ettim.
Şeytan aleyhillane şöyle demiştir; “Bir çocuk topu nasıl yuvarlıyorsa, ben de öfkelenen insanı öyle günahların içinde yuvarlarım.”
Onun için insan öfkelendiği zaman hemen “Eyvah! Ben şeytanın oyuncağı oldum. Şimdi beni istediği gibi yuvarlayabilir. Onun yuvarladığı yerlerde de Allah-u Zülcelal’in gazabı vardır” diye, düşünerek öfkesini yenmelidir.
KAYNAK: Cennet Yolunun Rehberi /Seyda Muhammed Konyevi