Kin ve düşmanlığın kaynağı; dünya sevgisi, baş olma arzusu ve insanların yanında mevki sahibi olma iştiyakıdır. Eğer insan bunları kalbinden söküp atarsa, selamete kavuşmuş olur. Bazı evliyalar demişlerdir ki; “Bizim yolumuz, ruhlarıyla pislikleri temizleyenlerden başkasının girebilecekleri bir yol değildir.”
İnsan bu söze bakarak, kendini düzeltmek ve kalbindeki hastalıkları tedavi etme yolunu tercih etmelidir. Böyle olduğu zaman, nefsinin hakirliğmi bilir ve tevazu sahibi olur. O zaman kendisini hiçbir müslümandan farklı ve üstün olarak görmez. Tabi bu halde, bir başkasina kin ve düşmanlık kapısını kapatır. Nitekim Allah-u Zülcelal bu halde ölan kullarını methederek ayeti kerimede şöyle buyurmuştur; “Onların kalplerindeki kini söküp attık. Artık onlar tahtlar üzerinde karşılıklı oturan kardeşlerdir.” (Hicir; 47) S
Enes bin Malik radıyallahu anh şöyle demiştir; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bana şöyle buyurdu; Eğer kalbinde hiçbir kimseye karşı kin taşımadan sabahlayıp akşamlamaya gücün yeterse bunu yap. Bu benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimi ihya ederse beni ihya etmiş olur. Beni ihya eden ise, benimle birlikte cennettedir.” (Tirmizi, ibniMace)
Allah-u Zülcelal’i arayan, O’nun sevgisiyle birleşeU, ve O’nun zikriyle dost olan kalplerde kin ve düşmanlıktan eser kalmaz.
İnsanı Allah-u ZülcelaTin emir ve nehiylerini ve Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin sünnetini yaşamaktan alıkoyan, nefsin çirkin sıfatlarıdır. Bu sıfatlar, kalbi de manevi olarak hasta eder. İşte nefsin bu çirkin sıfatlarından temizlendikçe, kalp ıslah olur ve Allah-u Zülcelal ile kulun arasındaki maneviyat da düzelir.
Netice olarak, insan Allah-u ZülcelaTin rızasma giden cennet yolu üzerinde ilerlemek istiyorsa, kalbinde bulunan kin ve düşmanlığı atıp, insanların kendisine karşı yaptığı kusurları affetmelidir. Çünkü kin şeytanın ahlakı, insanları affetmekse, Allah-u ZülcelaTin peygamberlerin ve evliyaların ahlakıdır.
* Seydâ (Muhammed Raşid) Hazretlerine, bazı kişiler gelerek; “Filan adam şöyle yaptı, böyle yaptı” diye şikayet ettikleri zaman, diyordu ki; “Biliyorum, fakat biz onları affetmezsek, Allah-u Zülcelal de bizi affetmez.” Bu söz, bizim için çok büyük bir derstir.
Nitekim Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Kıyamet gününde Cennet-i Ala, hesapsız cennete giren bir kul gördü. Ona: ‘Sen hangi amelle bu dereceyi elde ettin?’ diye sordu. Adam: Benim fazla bir amelim yoktu. Fakat akşam yatmadan önce kalbimde hiç kimseye karşı kin bulunmazdı. * diye cevap verdi. ” (Buharı. Müslim)
Onun için bir kişi, birisine kin duyduğu zaman, ona her hangi bir zarar veremeyeceğini bilmelidir. Ama bu kin ile kendisini mahveder. Madem ki bütün zarar kendisinedir, öyle ise inşadın hem dünyasına hem ahiretine zararlı olan bu kini söküp atması gerekmektedir.
KAYNAK: Cennet Yolunun Rehberi /Seyda Muhammed Konyevi