Bazı kimseler vardır ki, dünyada taat ve ibadet ehli oldukları halde, sırf gıybet etmelerinden dolayı, kıyamet gününde amel defterleri bomboş, fakir ve perişan olurlar. Gıybet çok çirkin ve sahibini mahveden bir sıfattır. Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur;
“Ey iman edenler! Zannm çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin ayıbını araştırmayın. Kiminiz de kiminizi arkasından çekiştirmesin. Sizden herhangi biriniz, ölü kardeşinin etini yemek ister mi? Elbette ondcm tiksinirsiniz. Allah’tan korkun, şüphesiz Alladı tevbeleri kabul eder, çok merhametlidir. ” (Hucurat; 12)
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Miraca çıktığım gece, bir topluluğa rastladım. Yanlarından etleri kesiliyor ve lime, lime edilip kendilerine yediriliyordu. Ve onlara şöyle deniliyordu; “Daha önce kardeşinizin etini yediğiniz gibi bunu da yiyin.” Cebrail’e; “Ya Cebrail! Bunlar kimdir?” diye sordum. Şöyle cevap verdi; “Bunlar ümmetinden gıybet edenlerdir.” (Ahmed bin Hanbel)
Başka bir hadis-i şeriflerinde işe; “Gıybet zinadan daha kötüdür.” buyurmuş; Sahabe-i Kiram; “Yâ Resulallah! Bu nasıl olur” diye sorduklarında da şöyle cevap vermiştir; “Bir kimse zina eder, daha sonra tevbe ederse, Allah-u Zülcelal onun tevbesini kabul eder. Gıybet eden kimse ise gıybetini yaptığı kişi hakkmı helal etmedikçe bağışlanmaz.” CTaberani, Beyhaki. İbn Ebi’dDünya)
Buradan da anlaşılmaktadır ki gıybet, insan için çok tehlikeli bir sıfattır. İnsan bu sıfattan sıyrılmadıkça yapmış olduğu amellerinin kendisi için bir menfaati yoktur. Çünkü, Eba Ümame el- Bahili radıyallahu anhu şöyle demiştir; “Kıyamet günü bir kula amel defteri verilir. Defterine baktığı zaman, dünyada hiç yapmadığı iyi ameller görür. Allah-u Zülcelal’e; “Ya Rabbi! Bu ameller nereden geldi” diye sorar. Allah-u Zülcelal buyurur ki; “Bunlar senin gıybetini yapan kimselerin iyi amelleridir. Senin ondan haberin yok.”
Onun için bir kişi Hasan-i Basri rahmetullahi aleyhiye gelip; “Falan kimse, senin gıybetini yaptı.” dediği zaman, Hasan-i Basri hemen gıybetini yapan şahısa bir tepsi meyve gönderdi ve şöyle dedi; “Duyduğuma göre iyiliklerini bana hediye etmişsin. Her ne kadar bizim hediyemiz sizin hediyenizin karşılığı olmasa da bizi mazur görün.”
Rivayet edilmiştir ki:
1- Gıybet edenin duası makbul olmaz.
2-Gıybet edenin iyi işleri makbul olmaz.
3- Gıybet edenin kötülükleri artar.
Gıybet öyle kötü bir ameldir ki sahibini perişan eder. Gıybet eden kimse Allah-u Zülcelal tarafından on türlü azaba çarptırılır. Bunlar;
1- Gıybet eden kimse, Allah-u Zülcelal’in rahmetinden uzak olur.
2- Melekler onunla arkadaşlık yapmazlar.
3- Sekârat esnasında, ruhunu çok zor teslim eder.
4- Cehenneme yakın olur.
5- Cennetten uzak olur
. 6- Kabir azabı çok zor olur.
7-işlediği bütün iyi amelleri boşa gider.
8- Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin ruhu ondan müteessir olur.
9- Allah-u Zülcelal ona darılır.
10- Kıyamet günü ameller tartıldığı zaman o kimse amel terazisinde her şeyini yitirmiş olarak kalır.
Allah-u Zülcelal Musa aleyhisselama şöyle vahyetmiştir; “Ya Musa! Gıybet eden kimse yaptığı gıybetten tevbe ederek ölürse, o cennete en son girenlerden olur. Kim de gıybetin üzerinde ısrar ederek ölürse, o cehenneme ilk girenlerden olur. ”
İşte, bütün bunlardan, gıybetin insan için ne kadar zararlı olduğu anlaşılmaktadır. Bunları bile bile hâlâ, gıybetin üzerinde devam etmek, ondan kendimizi muhafaza etmemek akılsızlıktan başka bir şey değildir.
IOnun için herhangi birisinin gıybetini yapacağımız zaman, hemen kendi kusurlarımızı hatırlayıp gıybet yapmaktan kaçınmamız lazımdır. İnsanların gıybetinden kaçındığımız zaman, hem diğer insanlar bizi sevecekler, hem de Allah-u Zülcelal bizden razı olacaktır, inşaallah!
KAYNAK: Cennet Yolunun Rehberi /Seyda Muhammed Konyevi