Ana Sayfa / ALLAH DOSTLARI / Ebu’l Haşan Harakânî -rahmetullahi aleyhi-

Ebu’l Haşan Harakânî -rahmetullahi aleyhi-

Ebu’l Haşan Harakânî-rahmetullahi aleyhi-

Mevlana Celaleddin-i Rumi rahmetullahi aleyhinin beyanına göre, Bayezid-i Bestamî rahmetullahi aleyhi ken­dinden bir buçuk asır sonra Harakan’dan bir er zuhur ede­ceğini, yüksek derecelere sahip olacağını müridlerine ha­ber vermiştir.

Yaşadığı çağ, tasavvuf büyüklerinin bir sığmak ve manevi ümit kapısı olarak büyük bir vazife icra ettiği bir dönemdir. Bu dönemde Ebu’l Haşan Harakanî, cezbeli ve coşkulu meşrebin temsilcisi olmuştur. Feridüddin-i Attar, Tezkiretü’l-Evliyâ adlı eserinde onun coşkun sözlerine ge­niş yer vermektedir.

Böyle sözlerden hoşlanmayan İmam Kuşeyrî’nin dahi ona muhalefet etmediği, hakkında: “Harakan’a varınca Şeyh Ebu’l-Hasan’m heybet ve haşmetinden fesahatim sona erdi, ifade gücüm kayboldu ve sanki dilim tutuldu. Neredeyse velâyet makamından azledildiğimi sandım” de­diği nakledilmiştir. (Hücviri, Keşfu’l-Mahcûb)

Ebu’l-Hasan Harkanî rahmetullahi aleyhi tasavvuf yo­lunda fütüvvet ve melâmet yolunu, yani kendinden çok başkasını düşünmeyi ve ihlâsı çok önemsemiştir.
Ebu’l-Hasan Harakânî rahmetullahi aleyh, Bestam’ın bir köyü olan Harakân’da, çiftçi bir ailenin çocuğu olarak doğdu, yine Harakân’da vefat etti.

Devrinin âlim ve şeyhlerinden ders okuyan ve feyz alan Harakânî, sonunda Bayezid Bestâmî’nin dergâhında mün- tesip olup, on iki yıl türbedârlık etme yolunu tutmuştur.

Bayezid-i Bestamî rahmetullahi aleyhinin türbesinde her ziyareti esnasında ayakta durarak Fatiha ve İhlas sure­lerini okuduktan sonra;

“Ya Rabbi! Bayezid’e bağış buyurduğun hikmetten ve giydirdiğin marifet elbisesinden bir nasip de, İzzet ve Celal’in hakkı için Ebu’l-Hasan kuluna ihsan eyle…” diye niyazda bulunurdu.

Ebu’l-Hasan Harakânî rahmetullahi aleyh, yatsı na­mazını cemaatle eda ettikten sonra Bayezid-i Bestamî’nin türbesine gider, sabah namazına kadar ibadet ve zikirle va­kit geçirirdi. On iki senelik hizmetin sonunda, Bayezid-i Bestamî rahmetullahi aleyhinin manevi işareti ile irşada memur oldu. Ebu’l-Hasan, “Şeyhim, ben ümmi bir insa­nım, Kuran-ı Kerimi ve şeriatı hakkıyla bilmiyorum” de­yince manevi bir himmetle kendisine ilim öğretildi.

Ebu’l-Hasan Harakânî rahmetullahi aleyh orada bulun­duğu müddetçe Bayezid-i Bestami rahmetullahi aleyhinin manevi emri ile Fatiha’dan başlayarak, Kur’an-ı Kerimi tef­sir ederek hatmeyleyip zahir ve batın ilimlerinin cümlesi­nin kapıları kendisine açıldı. Ve zamanının kutbu oldu.

İrşada başladığı zaman talebelerinden biri, zamanın kutbunu aramaya karar vererek kendisinden izin alıp ayrıldı. Uzun bir zaman arayıştan sonra o makamda Ebu’l Haşan Harakânî’nin bulunduğunu görünce mahcup oldu. Ebul Haşan Hazretleri ise ona bu hali gizlemesini söyledi.

Menazilü’s-şâirin adlı tasavvufi eserin sahibi el-Herevi, Harakanî’nin yetiştirdiği talebelerden biridir. Mürşidi hak­kında şöyle demiştir:

“Hadis, fıkıh ve diğer İslâmî ilimlerde pek çok üs- taddan okudum. Tasavvuftaki üstadım ise Ebu’l-Hasan Harakanî’dir. O’nu görmeseydim marifete eremezdim.”

Annenin İhtiyacı Var

Ebu’l-Hasan Harakânî rahmetullahi aleyh bir defasın­da şöyle anlattı; “İki kardeş vardı. Geceleri sırayla annele­rine hizmet ederlerdi. Biri annesine hizmet ederken diğeri ibadet ederdi.

Bir akşam, Allah-u Teâlâ’ya ibadet eden kardeş, yaptığı ibadetten aldığı zevkle kardeşine dedi ki: “Anneme bu gece de sen hizmet et, ben ibadet edeyim.”

Kardeşi bu teklifi kabul edince o geceyi de ibadetle geçirmeye niyetlendi. Fakat secde esnasında uykuya daldı ve bir rüya gördü. Rüyasında bir ses; “Kardeşini affettik, seni de onun hatırı için bağışladık!” deyince, genç; “Ben Allah-u Teâlâ’ya ibadet ediyorum. Kardeşim ise anneme hizmet ediyor. Fakat beni, onun yaptığı amel yüzünden bağışlıyorsunuz.” dedi. Ses ona; “Evet, senin yaptığın iba­detlere bizim hiç ihtiyacımız yok. Fakat kardeşinin annene yaptığı hizmetlere, annenin ihtiyacı vardı.” dedi.”

Nasihatleri

Feridüddin Attar Tezkiretü’l Evliyâ’sında Şeyh Harakanî’nin Gazneli Mahmûd ile birkaç defa görüştüğünü ve şöyle nasihat ettiğini bildirmiştir: “Şu dört şeye dikkat et! Günahlardan sakın, namazını cemaatle kıl, cömert ol, mahlûkata şefkatle muamele et!”

Ebu’l-Hasan Harakânî rahmetullahi aleyhinin kalplere şifa olan sözlerinden bazıları şunlardır;

“Dünyadaki en iyi şey, Allah-u Teâlâ’yı unutmayan gö­nüldür.”

“Ni’metlerin en iyisi, çalışarak kazanılanıdır. Arkadaş­ların en iyisi, Allah-u Teâlâ’yı hatırlatandır. Kalplerin en nurlusu, içinde mal sevgisi olmayandır.”

Güzel sözlerinden biri de şudur: “Sıdk, gönülde ola­nı konuşmaktır. İhlâs’ı her şeyi Hakk için yapmaktır. Riya amelini halk için yapmaktır.”

“Çok ağlayın, az gülün, çok susun, az konuşun, çok ve­rin, az yiyin, başınızı yastıktan uzak tutmaya çalışın.”

“Resulullah Efendimiz fakirliği seçmişti ve o çok cö­mertti. Çok güzel bir ahlakı vardı. Hainlik bilmezdi. Ba­siret sahibiydi. Halkın rehberiydi. Açgözlü ve hırs sahibi değildi. Hayır ve şerri Allah-u Teâlâ’dan bilirdi. Tabiatında yalan ve kandırma diye bir şey yoktu.

Zamanın esiri değildi. İnsanların korktuğu şeyden korkmazdı. İnsanların güvendiği şeye güvenmezdi. Hiç gu­rurlanmazdı. İşte bunlar evliyaların sıfatlarıdır. Resulullah Efendimiz ucu bucağı bulunmayan bir umman idi.

Eğer o ummandan bir damla ortaya çıksaydı, bütün âlem ve mahlûkat şaşırır kalırdı. Sufilerin kervanı; Allah-u

Teâlâ, Resulullah ve Ashab-ı Kiram sevgisinden ibarettir.

Bu kervanda bulunan ve ruhları bunların ruhlarıyla kayna­şan kimseye ne mutlu!”

“Dünya, peşinden koştuğun sürece senin padişahındır. Ondan yüz çevirince, sen ona sultan olursun.”

“Tandırdan elbisene bir ateş sıçrasa onu hemen söndür­meye çalışırsın; dinini yakan bir ateşe yani kibir, haset ve riya ateşlerinin kalbinde durmasına neden razı olursun.”

“Allah-u Teâlâ kuluna, İmandan sonra temiz yürek ve doğru dilden daha büyük hiçbir şey ihsan etmemiştir.”

“Alim sabahleyin yatağından kalkarken, ilminin art­masını, zâhid zühdünün artmasını ister. Ben ise bir karde­şinin gönlünü neşeyle doldurma ve onu mutlu etme der- dindeyim.”

“Nasihatin hıyanetsiz olanı, cemaatten daha üstün ol­duğunu ima etmek maksadıyla başmı dik tutmadığın ve dünyaya karşı tamahkâr olmadan yaptığın nasihattir.”

EbuT-Hasan Harkani rahmetullahi aleyh Silsile-i Âliyye’de emaneti, Bayezid-i Bestami rahmetullahi aleyhi- den manen almıştır.

Allah-u Teâlâ sırrını yüceltsin.

KAYNAK: Cennet Yolunun Rehberi /Seyda Muhammed Konyevi

 

Bunu biliyor muydunuz?

Ya’kub-i Çerhil -rahmetullahi aleyhi-

Ya’kub-i Çerhîl-rahmetullahi aleyhi- Hem zahir hem batın ilimlerine vakıf, tefsir ilmine ça­lışmış, eserler bırakmış bir ...

Bir Cevap Yazın

Araç çubuğuna atla