Ana Sayfa / FETVALAR / ÇEŞİTLİ MESELELER / Kaç türlü yemin vardır. Yemin keffareti ne demektir?

Kaç türlü yemin vardır. Yemin keffareti ne demektir?

yemin

Üç türlü yemin vardır:

  • Lağv yemini: Hanefi ve Şafii mezhebine göre, bir kimse yemin etmeyi kasd etmediği halde, ağzı yemin kaçırır veya bir şey için yemin etmek isterken başka bir şey ağzına gelirse, yemini sahih değildir ve bundan sorumlu değildir. Böyle bir yeminden dolayı keffaret gerekmez. Kasdi olarak yapılmadığı için böyle bir yemini Allah’ın affetmesi umulur.
  •  Gâmusyemini: Hanefi mezhebine göre, bu yemin, bilerek yalan yere yemin etmektir. Mesela her hangi bir konu da doğru olmadığını bile bile: |Vallahi, doğru söylüyorum.” demek veya ödemediği bir borç için “Vallahi ödedim.” demek gâmus yemindir. Yalan yere yemin etmek büyük günahlardandır. Bunun mes’uliyeti keffaretle telafi edilmez. Yalan yere yemin eden biri tevbe etmeli, Allah-u Zülcelal’den affedilmesini dilemelidir. Buradan da anlaşıldığı üzere, Hanefi mezhebine göre, bu yeminin hükmü, böyle yemin eden kişinin günahkar olacağı, tevbe ve istiğfar etmesi gerek­tiği, üzerinde bir mali bir keffaretin de bulunmadığı şeklindedir.

 

Şatn mezhebine göre, Gamus yeminin de keffaret vaciptir.

3-) M ün’akit yemini: Hanefi ve Şafii mezhebine göre, Mün’akit yemini; gelecekte bir şeyi yapmak veya yapmamak üzere yemin etmek demektir. “Vallahiyarın borcumu ödeyeceğim, ” veya “Vallahi ben filan kimseyle konuşmayacağım.” gibi. Şayet bir kimse bu tür yeminlerde yemininde durmayacak olursa günah kazanır, yemini bozmuş olur. Bu tür yeminlerde durmama halinde ittifakla keffaret vaciptir. Nitekim Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:

“Her şeye yemin etmemek, ettiğiniz yemini unutmamak ve bozmamak, bozduğunuz yeminin de keffaretini vermek suretiyle yeminlerinizi koruyun.” (Mâide; 89)

Hanefi mezhebine göre, mün’akit yemin, ister unutarak, ister hata ile, ister zor kullanarak, ister zor kullanılarak, isterse şaka ile bozulacak olursa yine keffareti gerektirir.

Şafii mezhebine göre, çocuk, deli ve uyuyan gibi mükellef olmayanın, zor ve baskı altında olanın yemininin bozulması ve üzerine keffaret düşmesi söz konusu değildir.

Her iki mezhebe göre de, böyle bir yemin bir farzın terkine, müslümanların menfaatinin kaybolmasına veya bir musibetin gelme­sine sebep olacaksa ona uyulmaz. Mesela namaz kılmamayı, ramazan da oruç tutmamaya, borcunu ödememeye veya annesiyle konuşmamaya yemin eden kimse, yeminini bozar ve keffaretini verir. Bu şekilde yemin eden kimsenin hemen tevbe etmesi, yeminini boz­ması ve malı ile keffaret ödemesi vaciptir.

Her hangi bir sebepten dolayı, Allah-u Zülcelal’in adı anılarak yapılan yeminin yerine getirilememesi halinde, ceza olarak keffaret ödenmesi gerekir. Bu keffaret, ya bir köleyi hürriyetine kavuşturmak ya da on fakiri sabahlı akşamlı doyurmak veya giydirmek sureti ile yerine getirilmiş olur.

Yemin keffareti için on fakiri doyurmak veya giydirmek yerine, on fakire birer fitre vermek veya bir fakiri on gün doyurmakta yeterlidir. Fakat, yalnız bir fakire bir günde on fitreyi vermek yeterli değildir. Bu, tek fitre yerine geçer.

 

Hanefi mezhebine göre, on fakiri giydirmeye veya birer gün ‘ doyurmaya gücü yetmeyen kimsenin, yemin keffareti niyeti ile aralıksız olarak üç gün oruç tutması gerekir.

Şafii mezhebine göre, yemin keffareti için tutulan orucun, aralıksız olması şart değildir. Ayrı ayrı tutulsa bile toplam üç gün olması yeterlidir.

Bunu biliyor muydunuz?

Camii de yatmak caiz midir?

İhtiyaç olduğunda camii de yatmakta bir sakınca yoktur. Nitekim Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ...

Bir Cevap Yazın

Araç çubuğuna atla