Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheblerinin meşhur olan görüşlerine göre, ud, tambur, saz, davul, zuma, rebab (bir tür telli çalgı), kemençe vb. telli çalgılarla ney ve bütün üflemeli çalgıları kullanmak haramdır.
Bunları dinlemeye veya çalmaya devam eden kimselerin şahidlikleri kabul edilmez. Çünkü Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:
“Ümmetimden bazı kimseler şarabı bazı isimler vererek içeceklerdir. Onların tepelerinde çalgılar çalacak, şarkıcı kadınlar şarkı söyleyecektir. Allah onları yerin dibine geçirecek ve onlardan domuzlar ve maymunlar kılacaktır.” (İbn-i Mace)
Çalgı aletlerinin haram olduğunu söyleyenlerin bir delili de Ebu Malik ya da Ebu Amir’den rivayet edilen şu hadis-i şeriftir:
“Ümmetimden bir topluluk olacak. Onlar zinayı, ipeği, içkiyi ve çalgı aletini helal sayacaklar.” (Buhari)
İbn-i Mesud, İbn-i Abbas ve bazı tabiinden rivayet edildiğine göre, onlar Allah-u Zülcelal’in:
“İnsanlardan öyleleri vardır ki, bilgisizce Allah fınyolundan saptırmak ve onu bir eğlence konusu edinmek için sözün boş ve amaçsız olanını satın alırlar, İşte onlar için aşağılayıcı bir azap vardır,” (Lokman; 6) sözünü delil olarak ileri sürüp onun haram olduğu görüşüne varmışlardır. Bu ayetteki “Lehve’l-Hadis” kelimesini “Şarkı-çalgı” olarak tefsir etmişlerdir.
îmam-ı Rafii, el-Aziz isimli kitabında şöyle demiştir:
“Kaval çalınması hususunda iki görüş vardır. Bunlardan birisi Begavi’ye aittir ki, kaval çalmanın haram olduğunu söyler. İkincisi ise İmam-ı Gazali fye aittir ve kaval çalmanın helal olduğunu söyler. Doğrusu İmam-ı Gazali’nin görüşüdür.”
Ayrıca düğün ve sünnet esnasında def çalmak caizdir. Çünkü Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Nikahı ilan ediniz ve nikah için def çalınız, “buyurmuştur. (İbn-iMace)
İmam-ı Gazali İhyau Ulumi’d-din isimli eserinde şöyle demiştir:
“Düdük, davul ve benzeri çalgılardan çıkan sesler, bir canlının boğazından da çıkar. Bülbül, kumru ve benzeri kuşların sesleri hem güzel hemde kafiye ve vezin bakımından uygundurlar. Onun için bunların sesinden zevk alınır. Çalgılar canlıların seslerine göre ayarlanmışlardır. Bu sesleri dinlemenin haram olması cidden muhaldir. Çünkü bunların hepsi güzel ve mevzun sözlerdir. Bülbül ve diğer kuşların seslerini dinlemenin haram olduğunu söyleyen kimse yoktur. Yakışan; bülbül sesi ile Ademoğlunun kendi ihtiyarı ile diğer cisimlerden çıkan sesleri birbirine kıyas etmek ve aralarında farz gözetmemektir. İnsanın boğazından çıkması ile davul, def ve benzeri aletten çıkması arasında ne fark vardır. Yalnız zevk için değilde doğrudan doğruya dince yasak edilen oyunlar, telli ve nefesli çalgılar bu hükümden müstesnadır. Onlar yasaktır. ”
Ud, berbed, zil, rebab ve benzeri çalgıların hepsi yasak edilmiştir. Fakat bunlardan başka sarhoşların kullanmaları mutad olmayan ve sarhoşlukla alakası bulunmayan, vezinli güzel ses çıkaran davul ve benzeri çalgılar yasak değildir. Çünkü bunlar çalınırken içki hatırlanmadığı, ona teşvik edilmediği ve içkicilere benzetme olmadığı için bunlar kuşların sesine benzetilerek, mübah olarak kalmışlardır. Yasak olmanın illeti yalnız zevk meselesi değildir. Hatta içkiyi hatırlatan çalgılar, zevk vermeyecek şekilde vezinsiz olsalar da yine haramdırlar. Kıyas, helallığında fesad olmayan bütün tayyibatın helal olmasındadır.” (Ihya’u Ulum iddin; 2/683)
İbn-i Hacer ve Kurtubi gibi alimler, tambur ve kemençe gibi fasık ayyaş kimselerin kullandığı çalgı aletlerini kullanmanın ve din¬lemenin icma ile haram olduğunu söylemişlerdir.
İbn-i Hazm ve İbn-i Tahir’den başkası bu görüşlere muhalefet etmemiştir. Bunlar her ne kadar çalgı aletlerini caiz görmüşlerse de, bize göre bunlar çok zayıf görüşler olup itibar etmemek gerekir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, mü’min bir kimsenin meşru olmayan çalgı gibi şeyleri işitmemeye çalışması vaciptir. Mü’min olan herkes kendisini bunlardan muhafaza etmek için gayret göstermelidir.
Hatta, Nafı’nin anlattığına göre, tbn-i Ömer radıyallahu anh bir yerden geçerken bir çalgı sesi duyunca parmaklan ile kulaklarım kapatmış ve yanındakilere: “Çalgı sesi geliyor mu?” diye sormuş, “Hayır, gelmiyor! ” denilinceye kadar parmaklarını kulaklarından çekmemiştir. “Ey İbn-i Ömer! Neden böyle yaptın?” diye sorduklarında: “Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’de benim gibi yapmıştı. Ta ses kesilinceye kadar parmaklarını kulaklarından çekmemişti ” diye cevap vermiştir. (EbuDavud)
Görüldüğü gibi en selametli yol bunlardan uzak durmaktır.