Hased, manevi bir hastalık olup insan için çok tehlikeli ve Allah-u Zülcelal’in rızasına giden cennet yolunda büyük bir engeldir. İnsan, yolunun üzerindeki bu engeli kaldırmadıkça bir mesafe katedemez. Çünkü denilmiştir ki; “Hased, İhlasın kalbe girmesine bir perdedir. ”
İnsan, Allah-u Zü İçel al’in rızasını ancak manevi olan kalbini ıslah edip temizlemekle, kötü sıfatları söküp atmakla kazanabilir. Çünkü, kalbin bu kötü sıfatlardan temizlenmeden, Allah-u ZÜİceiaTin rızasını talep etmesi ve onu kazanmak için gayret göstermesi mümkün değildir.
Nasıl zahiri olarak çok hasta olan bir kimse, bir yerden bir yere yolculuk yapamazsa, manevi olarak hasta olan kimsede cennet yolunda ilerleyemez. Çünkü, daima önüne engeller çıkacaktır. İşte, bu engellerden biri olan hasedi, cennet yolunun yolcularının iyi tanımaları, kalbinde hased bulunanların nasıl perişan olduklarını ve bu hasedi ne şekilde tedavi edebileceklerini öğrenmeleri lazımdır.
Hased; kendisine bir faydası olmasa bile başkasının hakkıyla elde ettiği nimetlerden mahrum olmasını İstemek demektir. Başkalarını sahib olduğu nimetlerin benzerine sahib olmayı istemek hased değil, gıptadır. Gıpta etmek ise imrenmek demektir.
Hased, şeytan tarafından olup Allah-u Zülcelal’in razı olmadığı ve buğz ettiği bir sıfattır. Onun İçin Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede;
“Kitap ehlinin birçoğu, gerçeği bildikieri halde içlerindeki hasedden dolayı sizin iman ettikten sonra tekrar kâfir olmanızı inlerler. Allah’ın emri gelinceye kadar onları affedin ve hoşgörülü olun. Şüphesiz ki Allah herşeye kadirdir. ” (Bakara; im/
Başka bir ayet-i kerimede de; “Yoksa Allah’ın lütfundan insanlara verdiklerini onlardan kıskanıyorlar mı? Oysa biz, İbrahim’in soyuna da kitap ve hikmet vermiş ve onlara büyük bağışlamıştık. ” (pum. H) buyurmuştur.
Hased, öyle kötü bir şeydir ki sahihini hem dünyada hamda ahiretle perişan eden Nitekim# Alluh-u Zülcolal başka bir ayal-f kerimede; şöyle buyurmuştur:
“Onlara, Ademin iki oğlunun durumunu da doğru olarak anlat. Hani birer kurban kestiler, birinin kl kabul oldu, diğerinin kl kabul olmadı. Kurbanı kabul edilmeyen (Kâbll) diğerine (Habii’e): ‘Andolsun ki seni öldüreceğim’ deyince: o da; ‘Allah, ancak müttakller tarafından sunulanı kabul öder.’ demişti.”
(Malda! 27)
Bu ayet-i kerimeden anlaşılmaktadır ki, bir kimse birşeyden mahrum kaldığı zaman, hased etmek yerine mahrum kalmasının sebebini kendi nefsinde aramalıdır.
Göklerde İlk olarak hased eden şeytan aleyhillane olmuş ve bu yüzden ebediyen Allah-u Zülcelal’in rahmetinden kovulmuştur. Yeryüzünde ilk olarak hased eden de Kâbil olmuş ve bu yüzden ebedül ebed cehennem azabına müstehak olmuştur.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bir haclls-i şeriflerinde; “Allah-u Zülcelal’in nimetlerine düşman olanlar vardır.“ Buyurmuş; Sahabe-i Kiram; “Bunlar kimlerdir?“ diye sorduklarında, şöyle cevap vermiştir. “Allah-u Zülcelal’in kullarına verdiği nimetlerden dolayı onlara hesed edenlerdir.“ Başka bir hadis-1 şeriflerinde ise şöyle buyurmuştur; “Ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi, hased de İyilikleri yer bitirir.”
KAYNAK: Cennet Yolunun Rehberi /Seyda Muhammed Konyevi