Veli’nin çoğulu Evliya’dır. Evliya; Allah’ı bilen, Allah’ın dostu, sevgili kulu ve yakınıdır. Allah’a itaatta ve muhabbette çok ileri derece de olup Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetini yerine getirme de çok titiz davranan kimsedir. Allah-u Zülcelal bu kimseler hakkında ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
“İyi bilin ki, Allah fın veli kulları için hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir. Onlar, iman edip takvaya ermiş olan¬lardır. Dünya hayatında da, ahirette de onlar için müjdeler vardır. Allah rın sözlerinde asla değişme yoktur. Bu en büyük mutluluğun ta kendisidir. ” (Yunus; 62-64)
Görüldüğü gibi bu ayet-i kerimede veliler için korku ve üzülme olmadığı, onların vasıflarının iman ve takva olduğu belir¬tilmiştir. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’de Allah’ın veli kullarını anlatırken şöyle buyurmuştur:
“Onlar öyle kimselerdir ki, görüldükleri zaman Allahtı hatırlatırlar.” (Ibn-iMace, îbn-iEbi’d-Dünya)
Gerçekte velileri görmek derhal ahireti hatırlatır. Zira onlarda haşyet ve tevazu vardır. Sanki nübüvvetten bir nur parlamaktadır. Çünkü Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
“Allah, iman edenlerin velisidir (dostudur, yardımcısıdır), onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.” (Bakara; 257)
Allah’ın velileri, Allah’a iman ve taat yönünden yakın olan¬lardır. Çünkü iman, bütün batıl ve yanlış inançlardan sıyrılarak gerçeğe, hakka ulaşmış olmanın ifadesidir. İşte Allah dostları, iman ve marifetullah’a ve takva ile de üstün ahlaka ulaşmış olduklarından, Yunus suresi 62. ayette de buyrulduğu gibi, her türlü korkudan keder¬den ve yeisten kurtulmuşlardır. Çünkü onlar en üstün kudret olan Allah-u Zülcelal’in dostluğunu ve himayesini kazanmışlardır.
Veli bir kula düşmanlık göstermenin akıbetini şu hadis-i kudsi şöyle beyan etmektedir:
“Her kim beni tanıyan ve ihlas ile bana ibadet eden bir kuluma düşmanlık ederse, bende ona harb ilan ederim…” (Buhari) Veli, Allah’ın emir ve rızasından ayrılmayan bir kul olduğuna göre, ona düşmanlık eden kimsenin haklı bir sebebi olamaz. Burada Allah-u Zülcelal’in harbi; onu ya günahlara daldırması ya da küfür bataklığına saplamasıdır.
Ehl-i sünnet ve’l-cemaate göre, geçmiş ümmetlerde olduğu gibi, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ümmetinde de Allah’ın veli kulları vardır. Velilere inanmak haktır. Evliyaları kabul etmemek, Kur’an ayetlerini inkar olup, bu ise sapıklık ve küfürdür.
Allah-u Zülcelal’in veli kullarını haktır ve veli kullara inanmak şarttır. Velilerde Allah-u Zülcelal’in kullarıdır. Onlarda herkes gibi insandırlar. Onlar nefis ve şeytanın peşinden gitmez, Allah-u Zülcelal’in emirlerine göre hareket ederler. Sur’un son nefhasma kadar Allah’ın veli kulları bulunacak ve eksik olmayacaktır.
Kıyamet günü evliyaullah için ne mahsun olmak, ne kederlenmek ve ne de korku vardır. Allah-u Zülcelal’in veli kulları, Allah-u Zülcelal’e olan sevgilerinin fazlalığından, kendilerine tabi olan kimseleri dünya sevgisinden koparıp Allah-u Zülcelal’in doğru yoluna bağlarlar.
Allah dostlarını seven besledikleri muhabbetten dolayı, Allah-u Zülcelal’i de sevmiş olurlar ve böylelikle Allah-u Zülcelal’in dostluğunu kazanırlar. Çünkü Allah için Allah dostlarına muhabbet Allah-u Zülcelal’i sevmek demektir. Allah dostlarının münkirliğini yapanların ekseriyatınm küfürle gittiği görülmüştür. Allah dostlanna yaikın olmanın faydası çoktur. Bu dünyada evliyalara yakın olan kimse, aynı yakınlığı ahirette de muhafaza eder. Allah-u Zülcelal bir insana dost olursa, herkes ona itaat etmek mecburiyetinde kalır.