Anlatıldığına göre, bazı hastaların, hastalığının çok ağır olmasından ziyade beyninin bizzat ölmüş olması hali vardır. Doktor-lar ve uzmanlara göre, tekrar eskiye dönüp iyileşmesi mümkün ■ olmayacak derecede bütün beyin fonksiyonlarının durmuş olması söz konusudur.
Burada açık olan bir gerçek vardır ki, yatağında uyuşuk beyin fonksiyonları duran böyle bir kişi, hastalar sınıfından sayılmaz. Gerçekte o, beyin fonksiyonlarının tümüyle ölmüş olmasından p itibaren ölüler sınıfından sayılır. Bu yüzden teknolojik cihazlar sayesine onun hayatının devam etmesini sağlamak malı, çabayı ve zamanı gereksiz yere harcamaktır.
Buna göre, aşağıda yazılan şu iki madde açıkça ortaya çıktığı zaman o kişi, İslam dinine göre ölü sayılır. Cenazesi için yapılması t gerekli olan tüm işlemler onun için gerekli olur.
1- ) Kalbi ve solunum sisteminin tamarrfen durması. Doktorların da kalbin ve solunumun tamamen durduğuna, hastanın bir daha hayata dönmeyeceğine hükmetmeleri.
2- ) Beyin fonksiyonlarının tamamen durması ve ihtisas sahibi uzman doktorların bundan geriye dönüşün imkansız olduğuna ve beyindeki çözülmenin başladığına hükmetmeleri.
Bu durumlarda her ne kadar hastanın kalp gibi diğer organları kendisine bağlanan alet sayesinde çalışmasma devam ettiriyorsa da, hastaya bağlı olan bu cihazın kaldırılması mümkündür.
Buna göre, hastanın hayatının devamının bir değeri kalmadığından, onu canlı tutan ve solunumunu sağlayan bu cihazın kaldırılması caizdir. Hatta onun devam ettirilmesi birkaç yönden dinimize aykırıdır.
a-) Bu, bir zaruret olmadığı halde, ölünün gömülme işlemlerinin ve miras paylaşımının ertelenmesidir.
b-) Mal gereksiz ve boş yere harcanmış ve böylelikle israf olur. Halbuki israf dinimizce yasaklanmıştır.
c-) O cihazı, gerekmediği halde ona takmakla başka hastalar ondan mahrum edilerek zarar verilmektedir.
Kaynak: Seyda Muhammed Konyevî – Asrımız Meselelerine Fetvalar